Turizmle, tatille, yolculukla, zevkle, haliyle tüketimle ama en çok, “İnsanlar nasıl ve neden kısa periyodlarla evlerini ve çalışma ortamlarını bırakır?” diye sorarak dikkatimi çeken bir kitaptan bahsetmek istiyorum bugün. Bu soruya yanıt bulmak için nihai bir okuma değil belki ama, pek çok insanın Bodrum’dan Çeşme’den bildirdiği bu aylarda, günlük yaşantımızı uzaklara giderek kesintiye uğratma girişimimizin ne kadar sahici olduğunu sorgulamak için bir başlangıç olabilir.
John Urry, “Turist Bakışı” isimli kitabında, farklı bir düzene sahip, sadece profesyonellere özgü olmayan ama onlar tarafından geliştirilen, organize ve sistematik bir turistik bakıştan söz ediyor. Bu bakışın, kim ya da hangi otorite tarafından güçlendirildiğini, gidilen yerlerin süreç içinde nasıl nesneleştirildiğini ve diğer toplumsal pratikler ile ilişkisini inceliyor: "Tek bir turist bakışından söz etmeye imkân yoktur. Bu bakış topluma, sosyal gruplara ve tarihsel dönemlere göre değişir; farklılıklar temel alınarak geliştirilir. Herhangi bir tarihsel dönemde, mevcut sosyal deneyimler ışığında, tam zıttı ele alınarak inşa edilir. Turist bakışının neyin üzerine kurulduğu, turistik olmayan deneyimlerin ne olduğu ile ilgilidir.
Gidebilmek için kalamamayı problem etmek gerekiyor sanırım, aksi halde bavul hiç hafiflemiyor. |
Sosyal grupların turist bakışını nasıl oluşturduklarına bakmak, o toplumun normal yaşantısına dair ipuçları verir. Bu sosyal pratikler bir çıkış içerir. Günlük hayatının rutininden bu kaçış, oluşturulmuş kırılmalara karşılık gelir; kişinin sıradan ve dünyevi olandan farklı bir yapıyla uyarılmasına izin verir. Tipik turizm formunu inceleyerek, bu farklılıkları ortaya koymak mümkündür. Ne kadar alakasız bir konu gibi görünse de turizm, gündelik olanın izini sürmeyi kolaylaştırabilir.”
Bu noktada, kitabın ilerleyen bölümlerinde yazarın tarihsel ve sosyolojik analizlerini kurguladığı, turizmin minimal özelliklerini aktarmakla yetineceğim:
- “Seyahat ve konaklama normal ikamet ve çalışma yerlerinin dışındaki yerlere yöneliktir. Başka yerlerdeki ikamet süreleri kısa dönemli ve geçici niteliktedir. Görece kısa bir zaman aralığı içinde belirgin bir yuvaya dönüş eğilimi vardır. Bu eğilim, turizmin sürekliliğini sağlayan, insanda yeniden seyahat ihtiyacı doğmasına yol açan önemli bir durumdur. İnsanlar geçici süreyle yaşadıkları yerlerin dışına çıkar, geri döner ve yeniden seyahat ederler.
- Turizm ancak karşıtı ile yani iş dünyası ile var olabilen bir zevk aktivitesidir. Bu kavram, iş ve zevkin nasıl beraber düzenlendiğini gösterir. Birbirini bütünler. Çerçevesi, çalışma hayatının genel yapısı tarafından belirlenir. Bu da, belli bir yerde belli zamanlarda turizm denen şeyin organize edilmesini gerektirir. Turist olmak, ayrıca, 'modern' olmanın karakteristiklerinden de biridir. 'Modern' toplumlardaki insanların çok büyük kısmı, turistik aktivitelere katılırlar ve bir turist bakışı varsa, buna karşılık gelen bir sistem de geliştirilmiştir.
- Gidilen yerler bir beklenti ile seçilir. Bu beklenti; film, televizyon, dergi, video gibi turistik olmayan pratiklerle oluşturulur ve devamlılığı sağlanır. Bu tür uygulamalar, tatil deneyimlerinin anlaşılmasına yardım edecek göstergeler sağlar, böylelikle görülen şey, bu önceden verili kategoriler yardımıyla yorumlanır. Daha önceden aynı yeri ziyaret etmiş olanların oluşturdukları görsel depolama sayesinde belli bir hafıza oluşur.
- Turist bakışı, normal yaşamın dışında olan taraflara yöneliktir. Seyredilen doğa ve şehir manzaraları, sıradanın dışında kabul edilir. Bu bakış farklı bir sosyal mekanizmaya sahiptir. Duygular çok daha ön plandadır; genelde yaşanan haz ve hislerden farklıdır. Gündelik olanın aksine bir yoğunluk içerir.
- İnsanlar baktıklarını, fotoğraf ve video ile kaydeder; nesneleştirdikleri bu bakış, hiç bitmeyecek ve tekrarlanacak şekilde yaşatılır. Turizm, bir göstergeler koleksiyonudur.”