13 Haziran 2012

Ekolojik Bilinçdışı


Ekolojik bilinçdışı ile psikanalizin ekolojik yönü arasında bir paralellik kurulabilir mi? Yakın zamanda okuduğum aşağıdaki iki paragrafı bu çerçevede düşünürken, buraya da kaydetmek istedim. Talat Parman, Psikanaliz Yazıları'nın 23. sayısının girişinde şöye diyor: "Psikanaliz ayrıntılarla, döküntülerle, dahası çöpe atılanlarla uğraşmak demektir. Tıbbın elinin tersiyle ittip, deyim yerindeyse değersiz gördüğü insan ruhsallığının tüm yaratımlarını, düşleri, düşlemleri, sakar eylemleri, dil sürçmelerini atıldıkları çöplükten çıkarıp yeniden ruhsallığın kullanımına sunmuştur. O nedenle psikanaliz yeni imgeleri, nesneleri, eylemleri olanakların sonsuzluğunda sürekli tüketmek yerine, eskileri yeniden değerlendirmeyi amaçlayan bir yeniden dönüştürmedir. Psikanaliz bir geri dönüşüm uğraşıdır. Tüketimden değil yeniden üretimden yanadır. Ve o nedenle ekolojiktir. Psikanaliz, ürettiği çöp dağlarını ne yapacağını bilmeyen günümüz insanına 'arzularınızı, isteklerinizi, düşlerinizi, düşlemlerinizi, sakar ve yarım kalmış eylemlerinizi, hatalarınızı, yanlışlarınızı, tüm yaşam sürçmelerinizi atmayın, onları saklayın ve divan denilen o yeniden dönüştürme mekanına getirin' der. Ve şöyle düşünür: 'Getirin ki onların, yani bizzat sizin yarattıklarınızın size ait değerler olduğunun farkına varın."
Pikaland
Ekopsikoloji teriminin yaratıcısı Theodore Roszak ise, 1992'de yayımlanan "The Voice of the Earth" (Dünyanın Sesi) adlı kitabında ekopsikolojinin felsefesini sekiz kuralla şöyle tarif ediyor: 
  • "Zihnin temelinde ekolojik bilinçdışı yatar; yani her insan doğuştan doğaya dair bir bilince sahiptir. 
  • Ekolojik bilinçdışının içeriğinde, kozmik evrimin, tarihin ilk zamanlarına kadar uzanan kaydı bulunur. 
  • Ekopsikolojinin amacı, insanın ekolojik bilinçdışında bulunan ve doğuştan sahip olduğu, doğa ve insanın karşılıklı ilişkisine dair bilgiyi uyandırmaktır. 
  • İnsan gelişiminin hayati aşaması çocukluk dönemidir. Ekopsikoloji çocuğun henüz unutmadığı çevresel bilinci yetişkinlerde de uyandırmayı amaçlar. Çocukta bu bilincin gelişmesi içinse doğayla ilgili hikâyeler, masallar, ninniler çok önemlidir.
  • Ekolojik egonun gelişmesiyle insan, doğaya ve diğer insanlara karşı ahlaki bir sorumluluk duygusuna sahip olur. Ekopsikoloji bu sorumluluk duygusunun sosyal ilişkilerde ve politik kararlarda söz sahibi olmasını amaçlar. 
  • Ekopsikolojinin en önemli terapilerinden birisi, doğayı bir yabancı gibi gören ve ona hükmetmeye çalışan, politik gücün de kaynağı olan 'eril' karakter özelliklerini yeniden ele almak ve düzeltmektir. 
  • Ekopsikoloji sanayi kültürünün yıkıcılığını sorgular. Ancak bunu yaparken hayatımızı kolaylaştıran teknolojiye karşı değildir. Bu anlamda ekopsikoloji anti-endüstriyel değil, post-endüstriyeldir. 
  • Dünyanın ve kişinin iyiliği arasında 'sinerjik' bir etkileşim vardır. Bu yüzden dünyanın ihtiyaçları insanın da ihtiyaçlarıdır; insanın hakları, dünyanın da haklarıdır."