11 Kasım 2010

Bahaneleşen Mahalle

Dün akşam Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde, moderatörlüğünü Merih Akoğul’un yaptığı Ferhat Özgür söyleşisi hayranlık uyandırıcıydı. Aslında Sermet Çifter Salonu’nda katıldığım bir önceki etkinliğin sonunda Merih Bey, ısrarla duyurusunu yapmıştı: “Çok önemli bir sanatçı, bu sene Berlin Bienali’nde iki videosu birden gösterildi. Buralarda bulmak zor; mutlaka gelin, tanışın.”
15 kişiyi bulmayan “kalabalık” karşısında önce sanat serüvenini sonra da işlerini anlattı Ferhat Özgür. Çok şanslıydık ki daha hiçbir yerde sergilenmeyen en son çalışmasını da görebildik. Oldukça ilgi uyandıran iki videosu da tam karşımızdaydı.
Her ne kadar kendisi izleyiciye nasıl düşünmesi gerektiğine dair bir dayatma olduğunu düşünse de, ben sergilenen tüm sanat eserlerinin doğru metinlerle daha etkili olduğunu düşünüyorum ya da sanatçının biyografisinin bilinmesinin, ortaya çıkma hikayesinin paylaşılmasının… Tıpkı Ferhat Özgür’e ait, şimdilerde Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde görebileceğiniz “Bugün herkes dışarı” isimli 2002 yılına ait işinde olduğu gibi. Değişen/dönüşen kent, birey üzerindeki etkisi, kentleşme modelleri, yoksulluk, göç, sosyal adaletsizlik gibi kavramlar üzerine kafa yoran Ferhat Özgür, şöyle anlatıyor çektiği bu kurgusal fotoğrafı:
Sağ fotoğrafta yer alan 3. sıradaki kişi,
Ferhat Özgür’ün pek çok işinde başrol oynayan annesi
"Bir yanında Ankara Yarı Açık Ceza Evi, diğer yanında Büyük Ankara Hastanesi'nin bulunduğu bir sokak 'Yan Sokak.' Tuhaf bir isimle doğup büyüdüğüm mahallenin adı nedense Şükriye Mahallesi olarak belirlenmiş. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım burada geçti. Sonra Demirlibahçe'de yaşadım, ta ki on iki yıldır ikamet etmekte olduğum Oran Şehri'ne yerleşene kadar. Bu yeni bölge daha çok, sanatçı, yazar ve politikacıların toplandığı bir 'uydu kent' olarak biliniyor. Düzenli olarak ziyaret ettiğim Yan Sokak'a bir pazar günü gittiğimde yapmak istediğim şey, bu sokakta yaşayanların kapılarını tıklatmak ve onları sokak boyunca tek bir sıra halinde dizmekti. Geriye kalan şey, onları sokağın bir girişinden bir de çıkışından görüntülemek. Bir nevi sokağın otoportresi. Fiziksel olarak çıkmaz sokak orası, metaforik olarak da çıkışı zor. İlk kez tüm mahalleli, tek bir ortak anı paylaşmak üzere dışarıdaydı.”
Dün akşamdan sonra ismi benim için önemli bir referansa dönüşen Ferhat Özgür, Türkiye/kent gerçekliğine işaret etmek için sokağını atölyeye dönüştürüyor; mahallesi bahaneleşiyor. 
Daha fazlası için http://ferhatozgur.blogspot.com/