5 Mart 2011

Guernica

Parçaları bir araya getirdiğim ve anlamlı bir bütün oluşturmaya çalıştığım bu son derece kişisel alan, herşeyden önce kendimle iletişim kurma çabamın bir ürünü. Bu alana yapılan müdahaleye itirazım da, elbette bu çizdiğim çerçevenin dışında değil. Böylece kendi iç dünyam ve ülke gündemiyle örtüştüğünü düşündüğüm yıllar öncesine ait aşağıdaki "yap-boz," tıpkı benim yaptığım gibi, bakanın/okuyanın kendi çağrışımlarıyla zenginleşecek.      
Kazananı yok, mağduru çok, salonun orta yerinde bir iç savaş!
Birleştirilmek üzere parçalara ayrılmış bu resim, Picasso'nun Guernica'sı. Başka bir ifadeyle, İspanya iç savaşı sırasında, 40 kadar Alman savaş uçağının 3 saat süreyle bombaladığı bu kent üzerinden, Picasso'nun "İspanya'yı acı ve ölüm okyanusuna batıran askeri sınıfa duyduğu nefretin göstergesi."
Bu resmin zihnimde tetiklediklerine rehberlik eden de, kitaplığımda duran ve açıkçası nereden geldiğini bilmediğim Serol Teber'e ait Picasso başlıklı sürpriz kitap: 
"Guernica'daki hemen tüm figürler ve bunların etkinlikleri günümüzde de tartışma konusudur. Resmin yapıldığı günlerde boğanın İspanya'yı, atın ise militarizmi-Franco faşizmini simgelediği söylenmiştir. Bu kanı bugün de çok yaygındır... 1945 yılında Picasso, bu konuda sorulanlara verdiği kısa yanıtta 'boğanın dolaysız faşizmi değil, ancak karanlık bir gücü, atın ise İspanya halkını simgelediğini' söylemiştir... 
Boğanın ilk çizimlerde, boşalmaya hazır bir gerginlikle kasılmış kaslarında saldırganlık daha bir belirgindir. Bu konumuyla boğanın, en az potansiyel olarak saldırgan bir gücü -modern militarizmi- içerdiği düşünülür. Elinde lamba tutan kadın, boğayı ya da onun simgelediği karanlık gücü yakından görmek istercesine lambayı ona yaklaştırmaya çalışmaktadır. Belki de içinde yaşanılan çağın ve Picasso'nun temel sorunu, kadının simgelediği gücün -büyük bir olasılıkla çalışan insanların- boğanın (modern zorbalığın-militarizmin) gerçek niteliğini görebilmelerinde düğümlenmektedir."  
Teber'in dediği gibi at, gerçekten bir ölüm kalım savaşı içindedir. Hatta altında kaldığı acı ve yük öylesine büyüktür ki, alışılagelmiş fizyolojik yapısı bile değişmiştir. Belki de tek umut, elinde lamba tutan kadının konumundan gelecektir! 
Nihayetinde atın, boğanın ya da kadının ifade ettikleri, sizin ve benim gibi, onu yorumlamaya çalışana kalıyor.