When Mommy Loses Her Hair - Mom Has Cancer - Taking Cancer to School - When Someone You Love Has Cancer - I Miss You (A first look at death) - Chemo to the rescue! - Chemo Girl – I am a kid living with cancer – Nowhere Hair…
Bu başlıkların hepsi, ya kendisi kanser hastası ya da bir yakını kanserle mücadele eden çocuklar için, yetişkinler tarafından yazılmış kitaplara ait. Çocuğu uzun ve meşakkatli tedavi sürecine ya da bir yakının kaybına/ölümüne hazırlamayı amaçlayan bu kitaplar, ister ziyaret isterse tedavi için bulundukları hastane günlerinde, çocukların kullanabilecekleri/oyalanabilecekleri aktivite kitapları ve stickerlar da içeriyor. Türkçe örneklerine rastlamadığım bu materyallerin, içeriklerinden haberdar olmak için internet yeterli değil. Yine de, kendisi ve bir yakını için satın alıp okuyan ya da kullanan okurların yorumları, fikir edinebilmek için ipucu veriyor.
Kimi, renkli ve basit illüstrasyonlar sayesinde kolay anlaşılabilen bu kitapların, hastalıkla baş etmeye çalışan aileler için ne büyük bir yardımda bulunduğunu, kanser merkezleri ve hastanelerin bu tür kitapları farkındalık yaratmak için mutlaka edinmeleri gerektiğini söylerken, bazıları da kitapları; ameliyat, radyoterapi, kemoterapi gibi süreçlerin sözlük düzeyinde açıklamalarının yer aldığı, sıcak bir hikaye kurgusundan yoksun metinler olarak tanımlıyor. Bir kısmı ise, hastalığın kaderle birlikte anıldığı, iyileşmenin de dualarla gerçekleşebileceği yönünde verilen mesajlara yüksek sesle itiraz ediyor.
Bir çocuk kitabının en büyük handikapı, onu bir “yetişkinin” yazması olabilir. Zira yazar, kendisinin bile farkında olmadığı kaygıları, yüzleşmekte zorlandığı kavramları aktarırken, basitleştirmek yerine katmanlaştırarak daha karmaşık hale getirebilir. Tıpkı, bebeklerin nereden geldiği merak eden 5 yaşındaki bir çocuğa; yumurta ve spermlerden, kuşlar ve arılardan bahseden ebeveynler gibi. Belki de en önemlisi önce çocuğu dinlemektir. Böylece “Annelerinin karnında büyürler” doğrudan ve tatmin edeci bir cevap olabilir. Benzer bir durum ölüm için de geçerli. Örneğin ölen ev hayvanına ne olduğunu soran bir çocuğa “Cennete gitti” ya da “Tanrı tarafından çağrıldı” gibi cevaplar vermek, “Yeteri kadar su verilmediği için” ya da “Çok hastalandı ve onu iyileştiremedik” demekten çok daha kafa karıştırıcıdır.
Diğer yandan asıl mesele, açıkça sorulamayan, görünmeyen soruyu anlamak olabilir. Hayvana ne olduğunu üzerinden “Ya ben de çok hasta olursam?” diyerek meraklanan, “Neden kimse ona su vermemiş?” sorusuyla kendini gösteren ve ona kimin bakacağı ile kaygılanan süreci görmek ve yaşanan telaşı gidermektir. Kim bilir?