17 Ekim 2010

Gönüllü Arkeologlar

Kral Tepesi-Kıbrıs
2010 Haziran’ının ilk haftasında, İstanbul Şehir Üniversitesi tarafından düzenlenen “Efsaneler Akdenizi, Akdeniz Efsaneleri” başlıklı sempozyumda izlediğim “Bir Kazının Görsel Etnografisi”, beni gerçekten büyülemişti. Kıbrıs'ta bulunan Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden iki akademisyenin, doğa yürüyüşü sırasında dik bir tepenin üst kısmında karşılaştıkları çukuru, aynı üniversitenin arkeoloji departmanına haber vermeleriyle başlayan kazı çalışmalarının anlatıldığı belgesel, tam bir keşif ve iş birliği öyküsü. Tepede başlayan kazıların su altına indiği, Bronz Çağı'na ait 26 farklı tarihi eserin bulunduğu kazılara, dünyanın dört bir tarafından gelen öğrencilerin eli değmiş. Bu serüvenin, çoğunlukla fotoğraflardan (yerden, havadan, su altından) oluşan belgeseline, besteleriyle müzik bölümü de destek vermiş. Tam bir disiplinler arası dayanışma.
Aslında benzer bir birliktelik, kazı yapılan alan ve o bölgede yaşayanlarla da kuruluyor. Örneğin 51 yaşındaki Hatice Yaşlı, Çatalhöyük’te yapılan kazılarda 18 yıldır görev alıyormuş. Bilgi ve deneyimleriyle, fahri bir arkeolog. Yılın 2-3 ayı akraba ve komşularıyla kazılara katılan bu bölgedeki insanlar, asgari de olsa yaptıkları işin karşılığını alıyorlar. Bir de üstüne para vererek kazılara katılan “gönüllü arkeologlar” var. Her yıl kasım ve mayıs ayları arasında başvurmak üzere, çeşitli üniversite ve enstitüler gönüllülere çağrıda bulunuyor. Archaeological Intitute of America’nın internet sitesinde yer alan bu duyurulardan biri, İtalya’nın Pompei kentinde 19 Haziran-19 Temmuz 2011 tarihleri arasında gerçekleşecek. Bu çalışmanın amacı; yiyecek ve içeceklerin tüketimi, depolanması ya da dağıtılmasıyla ilgili yapıların analiz edilmesiyle, Pompei şehrinin günlük hayatının dinamiklerini anlamak. 1435’ten fazla yapı ölçülerek, krokileri çıkarılarak ve fotoğraflanarak belgelenecek ve elektronik ortamda geniş bir veritabanı oluşturulacak. M.Ö. 79’larda geçirilecek bir haftanın maliyeti 1600 dolar.
Türkiye'ye iade/hediye 
edilen eserler
İster bir yürüyüş sırasında keşfetmek için bakarak, ister bu kazı projelerinde gönüllü olarak, isterse yanı başınızdaki kazılarda görev alarak, arkeoloji bilimine katkı sağlamak mümkün. Ayrıca tarihi eserlerin iade ve hediyesi edilmesi de destek olmanın bir başka biçimi. Bunu, Kültür Bakanlığı’nın internet sitesinde, bir tıkla hatırladım.
1980’den günümüze yurtdışından iadesi sağlanan tarihi eserlerin listesinin yer aldığı siteden,  sadece son 15’inin hikâyesini öğrenebiliyoruz. Avrupa’da ya da Ortadoğu’da; kimi havaalanında, otoyolda; kimi tam da açık artırmada satılmak üzereyken veya bit pazarında, kimi interpol bülteniyle bulunan tarihi eserler… Bu geri getirilebilen çalınmış eserlerin yanında, az da olsa bağışlanan ve hediye edilenler de var. Yanda gördükleriniz, tam da onlar…
  • Eylül 2007: Almanya’dan Sieglinde John, şu an Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan 4 adet sikkeyi teslim etmiş.
  • Ekim 2008: ABD-Arizona-Phoenix’ten R. V. Stephens, Sardes Antik Kenti'ne ait olduğunu belirttiği tıp aletleri koleksiyonunu, Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrasında bağışlamaya karar vermiş. Roma Dönemi’ne ait 12 adet bronz cerrahi alet ile 1 adet sarkaçtan oluşan eserler, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Maden ve Hulliyat Eserleri Koleksiyonu’na kaydedilmiş.
  • Şubat 2009: Avusturya’dan Nişan Bagos Aşciyan tarafından hediye edilen el yazması Kur’an yaprakları, Anadolu Medeniyetleri Müzesi tarafından koruma altına alınmış.
  • Şubat 2009: Avusturya - Innsbruck’dan Hülya Özdemir’in Avusturyalı yetkililere teslim ettiği bir adet kandil ve bir adet sikke, eserlerin Türkiye kökenli olduğunun belirlenmesiyle iade edilmiş.
  • Ekim 2009: Almanya’dan Ilse Wigand’ın iade ettiği Efes Kökenli stel, Efes Arkeoloji Müzesi’ne teslim edilmiş.
Hediye edilen de çalınan kadar değerli...