Geçtiğimiz sene, tam da bu sıralarda açılan ama gerçekleştiği tarihlerde görmediğim bir sergiden bahsedeceğim. İstanbul 2010 - Avrupa Kültür Başkenti kapsamında hazırlanan “Fotoğraf Geçidi 2010” sergilerinin beşincisinden.
Aslında Fototrek Fotoğraf Merkezi’ne yaptığım ziyaret sonrası, kapının hemen girişinde duran “Sergi Okumaları” kitapçığını almasaydım, “Az Kısalt - İstasyon Berberi Cavit” başlıklı bu sergiden haberdar olur muydum bilmiyorum, zira Yusuf Darıyerli’nin fotoğrafları, “hiçbir gazeteye çıkmamış, hiç kimse gidip onunla röportaj yapmamış.”
Darıyerli, Cavit Bey’le 4 sene kadar önce, berber dükkânının önünden geçerken tesadüfen tanışmış:
“Dışarıdan bir fotoğraf çekmek niyetindeydim. ‘Buyrun içeri girin,’ dedi Cavit Bey. Oturdum, sohbet ettik. Dükkânın içinde gözümü gezdirirken, o mekânın hakikaten özel bir yer olduğunu fark ettim. Onun onayıyla, İstanbul’da yaşayan bir birey-zanaatkâr-sanatkâr olarak Cavit Bey üzerine bir sergi kurgulayabileceğimi düşündüm.”
Fotoğrafların önce siyah beyaz olmasını düşünmüş. Fakat çalışma başlayınca, kendine özgü bir fon oluşturan duvarı ve etraftaki nesnelerin birbirini tamamlayan renkleri yüzünden fikrini değiştirmiş. Yedikule Tren İstasyonu’nun ve şimdi terk edilmiş haldeki tren bakım atölyesinin hemen karşısında bulunan 8 metrekarelik bu dükkânı, 1 sene içinde yaklaşık 25 kez ziyaret etmiş. Kimi zaman müşteri, kimi zaman arkadaş olmuş. Bazı günler hiç fotoğraf çekmemiş ama her seferinde izlemiş:
“Fotoğrafı kullanarak, bizi kuşatan bu dünyada fotoğraf yoluyla çok şey yapılabileceğine inanıyorum. Bence yaşadığımız dünyada bir temsiliyet şansı var; etrafımızdaki şeylerde bizi meşgul eden soruların, duygu ve düşüncelerin karşılığını bulabiliriz. Biz ancak içselleştirebileceğimiz ve bize yakın olan konular ve olgular üzerine fotoğrafça bakabiliriz.”
Tıpkı bu sergiye ait internette bulunabilen çok az fotoğrafın içinden benim, yukarıdakinden uzun süre gözlerimi alamamam gibi. Çünkü her fotoğrafın insanın iç dünyasında karşılığını bulan bir arka planı var.
Bir koltuk ve bir ayna… Öncesi ve sonrası arasındaki farkı belirgin kılan, şekillendiren ve zaman zaman acıtan bir makas… "Kafamızdaki yüklerden" kurtulmak için başka ne gerek!